EmlakWebTv's video: Koronavir s salg n yla ya am ve al ma alan tercihlerimiz de i iyor

Koronavirüs salgını sonrası hayatımızda hiçbir şey eskisi olmayacak. Yaşam alanlarımız ve çalışma alanlarımıza yönelik tercihlerimizde eskisi gibi olmayacak. Aremas Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Arslan salgın sonrası gayrimenkul sektörünü değerlendirdi. Koronavirüs salgını nedeniyle Türkiye’nin büyük bölümü tedbir amacıyla eve kapandı. Bu süreçte 2020’ye bir hareketlenmeyle başlayan konut sektörü de hiç şüphesiz koronaviüs salgınının olumsuz etkileriyle yüz yüze geldi. Belli ki yaşantımızda derin izler bırakacak olan koronavirüs salgını pek çok sektörde olduğu gibi gayrimenkul sektöründe de izlerini bırakacak. Gayrimenkul projelerine pazarlama ve satış danışmanlığı hizmeti sunan Aremas Gayrimenkul kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Arslan, gayrimenkul sektöründe koronavirüs salgının etkilerini, salgın sonrası muhtemel gelişmeleri ve salgının sektörde yaratacağı dönüşümü değerlendirdi. Sektör 2020’ye hareketli başlamıştı Aremas Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Arslan gayrimenkul sektörünün 2020’ye hareketli başladığını, özellikle iç piyasada son birkaç yıldır ertelenen talebin faizlerdeki düşüşle birlikte yavaş yavaş karşılık bulduğu hatırlattı. Yine yılbaşında yabancılara satışın olduğu bölgelerde de pasaport etkisiyle başta İran, Irak, Pakistan, Afganistan, Filistin olmak üzere artan bir talep oluştuğunu belirten Arslan, salgın öncesinde salgını öncesinde Çin talebinin de yoğun olduğuna dikkat çekti. Oransal olarak bakıldığında, koronavirüs faktörünün 2020 yılına etkisinin rahatlıkla görülebildiğine işaret eden Arslan, “Ocak ve Şubat aylarında, bir önceki yılın aynı aylarına oranla yüzde 50’nin üzerinde artış gösteren konut satışları (Ocak 2020 yüzde 55,8; Şubat 2020 yüzde 51,4), Mart ayında sadece yüzde 3,4’lük bir artışta kaldı. Bunu birinci el konut satışları şeklinde karşılaştırdığımızda ise maalesef daha acı bir gerçek ortaya çıkıyor. Ocak ve Şubat aylarında ortalama yüzde 16 artış gösteren birinci el konut satışları, korona salgınını yaşamaya başladığımız Mart ayında ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,8 oranında azaldı” değerlendirmesini yaptı. Çinliler online kanallardan Türkiye’den konut alıyor Koronavirüs’ü hayattların yavaş yavaş ikinci plana atma sürecine giren Çinlilerin, online kanallarla da olsa, yavaş yavaş tekrar projelere gelip satın alma yaptıklarına dikkat çeken Arslan, özellikle, Türkiye uçuşlarının açılmasıyla birlikte, yani Haziran ayı ve sonrasında Çin ve İran başta olmak üzere, pasaport amaçlı konut alma hareketinin yeniden hızlanacağını ifade etti. Arslan, koronavirüs tehdidinin Haziran’a kadar hayatımızdan çıkması durumunda bunun aynı anda hem travmatik hem de ekonomik etkisini yitirmesinin 2020 sonunu bulacağı öngörüsünde bulundu. Evlerimiz 24 saat mecburi yaşam alanımız oldu Çoğumuzun günde sadece birkaç saatini geçirdiği ve bir otel gibi kullandığı mekanların artık 24 saat mecburi yaşam alanı haline geldiğini dile getiren Arslan,”Evdeki mutfağın büyüklüğünün, banyo sayısının önemini, derin bir nefes alabilmek için geniş bir balkonun veya bahçenin ne demek olduğunu yeni yeni fark ediyoruz. Çoğumuzun sadece ismini bildiği “homeoffice” kavramı, belki de ilk defa hayatımızın gerçeği haline geldi ve “çalışma odası” veya “çok amaçlı oda” kavramının da önemini yeni gördük. Yeni ofis düzeni, çalışma yaşamımızı da bundan sonra etkileyecek” diye konuştu. İnsanların koronavirüs travmasından kurtulur kurtulmaz ve ekonomik stabilitesini sağladığı anda, yaşadığı evin ihtiyaçlarına karşılık gelip gelmediğini sorgulamaya başlayacağını söyleyen Arslan, “Herkes elinde olmayanın peşinde koşacak. Apartmanda yaşayan bahçeli bir ev, herkesten izole yaşayan cadde üzerinde bir ev, caddede yaşayan daha sakin bir evin hayalini kuracak. Herkes bütçesi oranında ve mevcut evine göre olabildiğince ferah mekanlarda yaşamak isteyecek. Yeni dönemde; “Dünyada mekan Ahirette iman” söylemimiz, “Dünyada daha ferah ve dışarıya açılan bir mekan” şeklinde değişecek gibi görünüyor” dedi. Ekonomik gücü olanların ikincil ev talebi artacak Bu dönemde, ilk defa tüm insanların kendi ve sevdiklerinin hayatları dahil elindekileri kaybetme korkusunu yaşadığına değinen Arslan “Bu durum, ekonomik özgürlüğü devam eden pek çok ailede, lokasyonel olarak, Bodrum, Çeşme, Ayvalık gibi tatil bölgelerinden ev sahibi olma veya büyük şehirlere yakın ama nüfus yoğunluğunun daha az olduğu ilçe/kasaba/köylerden ikincil ev sahibi olma isteğini de artıracak’ değerlendirmesini yaptı.