×

ColdShower's video: Sesli Hikaye - De irmen Sabahattin Ali

@Sesli Hikaye - Değirmen (Sabahattin Ali)
*Bilim, sanat, teknoloji, merak ve izledikçe kapatamayacağınız videolar bu kanalda* https://www.youtube.com/c/EmrahMavuc Yeni videoları kaçırmamak için ► https://www.youtube.com/c/EmrahMavuc Hiç sen bir su değirmeninin içini dolaştın mı adaşım?.. Görülecek şeydir o… Yamulmuş duvarlar, tavana yakın ufacık pencereler ve kalın kalasların üstünde simsiyah bir çatı… Sonra bir sürü çarklar, kocaman taşlar, miller, sıçraya sıçraya dönen tozlu kayışlar… Ve bir köşede birbiri üstüne yığılmış buğday, mısır, çavdar, her çeşitten ekin çuvalları. Karşıda beyaz torbalara doldurulmuş unlar… Taşların yanında, duman halinde, sıcak ve ince zerreler uçuşur. Halbuki döşemedeki küçük kapağı kaldırınca aşağıdan doğru sis halinde soğuk su damlaları insanın yüzüne yayılır… Ya o seslere ne dersin adaşım, her köşeden ayrı ayrı makamlarda çıkıp da kulağa hep birlikte kocaman bir dalga halinde dolan seslere?.. Yukarıdaki tahta oluktan inen sular, kavak ağaçlarında esen kış rüzgarı gibi uğuldar, taşların kah yükselen, kah alçalan ağlamaklı sesleri kayışların tokat gibi şaklayışına karışır… Ve mütemadiyen dönen tahtadan çarklar gıcırdar, gıcırdar. Ben çok eskiden böyle bir değirmen görmüştüm adaşım, ama bir daha görmek istemem. Sen aşkın ne olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi? ……….. Dinle adaşım, sana bir Çingene’nin aşkını anlatayım… Bir gün -karların erimeye başladığı mevsimdeydi- bütün çergi, -otuza yakın kadın, erkek ve çocuk, dört beygir ve iki defa o kadar da eşek- Edremit tarafına doğru göçüyorduk. Can sıkan ve bize hiç uymayan bir kıştan sonra ısıtıcı güneş ve yeni belirmeye başlayan yeşillikler hepimize tuhaf bir oynaklık vermişti. Sırtlarında beyaz ve kısa bir gömlekten başka bir şeyleri olmayan küçük çocuklar hiç durmadan koşuyorlar, bağırıyorlar ve şose yolunun kenarındaki hendeklerde yuvarlanıyorlardı. Delikanlılar keman ve klarnet çalarak yürüyorlar, genç kızlar parlak sesleriyle su gibi türküler söylüyorlardı. Ben de etrafı gözden geçirerek bir köy, bir çiftlik, yanında kalabileceğimiz bir yer araştırıyordum. İkindiye doğru siyah zeytin ağaçlarının arasında yükselen açık renkli çınar ve kavaklar gözüme ilişti. Burası küçük bir değirmendi. Suyu bol bir çay küçük söğüt ağaçlarının arasından geçtikten sonra dar ve taş bir mecraya giriyor, oradan da dört tane tahta oluğa taksim oluyordu. İhtiyar çınarlar çukura gömülen eski değirmenin siyah kiremitli çatısını örtüyorlar ve ön tarafındaki geniş meydanı gölgeliyorlardı. Ağaçların hışırtısını bastıran bir gürültüyle değirmenin altından fıkırdayıp çıkan köpüklü sular iki sıra taze kavağın ortasından geçip ilerideki sazlıkta kayboluyordu. Burada çergilemek hiç de fena değildi. Yüklü eşeklerle sık sık gelip giden köylülerden, değirmenin işlek olduğu anlaşılıyordu. Ve bir kurşun atımı ötede beyaz minaresiyle bir köy görünüyordu. Daha çadırları kurmadan Atmaca, klarnetini alarak, kanatlarının biri açık duran kocaman kapıya yanaştı, çalmaya başladı. İçeride sesi duyan köylüler, oraya birikerek dinliyorlardı. Değirmenci de bunların arasındaydı, beyaz sakalını karıştırarak lakayt gözlerle bakıyordu. Bilir misin adaşım, bu köylüler tavuk ve oğlak çaldığımızı söyleyerek bizden şikayet ettikleri halde bizi gene severler. Aralarında bir kileye yakın buğday toplayarak Atmaca’ya verdiler. Ve değirmenci buna iki çömlek de yoğurt ilave etti. Biz bu güzel kabulden cesaret alarak, biraz ötedeki zeytin ağaçlarının arasında çadırlarımızı kurduk. İşler iyi gidiyordu. Kadınlar taze söğütlerden yaptıkları sepetleri yakın köylerde satmakta güçlük çekmiyorlardı. Çalgıcılarımız yarım gün uzaktaki köylerden bile düğüne çağırılıyorlardı. Atmaca tabii en baştaydı… Sen bu Atmaca gibisine daha rastlamamışsındır. Bir kere heybetli delikanlıydı: Yağız derisi, yüzüne delice dökülen simsiyah saçları ve koyu gözleri… Sonra burnu… Uzun, sivri, ucu biraz aşağı kıvrık burnu… Bunun için biz ona Atmaca derdik… Başı, geniş omuzlarının üstünde bir arapatındaki gibi dik dururdu ve bir arapatı ondan daha çevik değildi… Bütün çergilerde onun cesareti, onun güzelliği, onun çalgısı söylenirdi. Başka Çingene’ler gibi çalmazdı o, adaşım: Bir kere nota bilirdi. Şehir mektebini okumuş, bitirmişti; sonra içliydi… Sanırdın ki, klarneti çalarken, havayı ciğerlerinden değil, doğrudan doğruya yüreğinden veriyor. Geceleri tek başına bir ağacın dibine çekilirdi. Biz de çadırların önüne çıkıp yüzükoyun yatar, çenemizi toprağa dayayarak onu dinlerdik. Hiçbir sevgilisi yoktu. Ne geçtiğimiz Türkmen köylerindeki al yanaklı güzeller, ne de ince dudaklı Çingene kızları onun bakışlarını bir andan fazla üzerlerinde alıkoyabilirlerdi… Halbuki çalgı çalarken büyük gözlerde -oradaki kıvılcımları söndürmek ister gibi- bir nem belirdiğini, esmer yanaklarında -bir ateşe rastgelmiş gibi derhal kuruyan- birkaç ufak damlacığın yuvarlanmak istediğini görmüştük. Çok konuşmaz, konuştuğu zaman da içindekilerden bize bir şey

10

9
ColdShower
Subscribers
3.9K
Total Post
229
Total Views
64.2K
Avg. Views
1.3K
View Profile
This video was published on 2019-10-18 03:23:58 GMT by @Emrah-Mavu%c3%a7 on Youtube. ColdShower has total 3.9K subscribers on Youtube and has a total of 229 video.This video has received 10 Likes which are lower than the average likes that ColdShower gets . @Emrah-Mavu%c3%a7 receives an average views of 1.3K per video on Youtube.This video has received 9 comments which are higher than the average comments that ColdShower gets . Overall the views for this video was lower than the average for the profile.ColdShower #sabahattinali has been used frequently in this Post.

Other post by @Emrah Mavu%c3%a7