kooksmin's video: Son Kar - PJM JJK 13

Jungkook'un bizi getirdiği yer oldukça lüks ve şıktı. Ferah oluşu da bir artıydı. Ancak, otelin fazla bilindik olaması sebebiyle, odalar doluydu. Kral dairelerinden sadece ikisi boştu. Zaten bizim önümüzdeki iki kişi birini alınca, bize bir oda kalmıştı. Yolculuk uzun ve yorucuydu. Sessizce lüks otel odasında, beyaz temiz çarşafın üstünde otururdum. Jungkook ise bilgisayarı kucağında koltukta oturuyordu. Ona bakarken, yüzümde bir tebessüm oluştu. Ona yakın hissettim. Sanki, yaralarımı saracak biri gibi geldi. Etrafa bakındım, bir ev gibiydi burası. Tuvalet, mutfak, yatak odası, salon hepsi ayrıydı. Ve Kore'de çok görünmeyen büyük camlar vardı. Çocukken, çok merak etmiştim bu camları. Derin bir nefes aldım ve yatağa uzandım. Gözlerimi kapadım. Yorgundum, ruhsal olarak ve de fiziksel olarak. "Jimin şu ayağının ucundaki dosyayı verir misin?" "Tabii." Ayağımın ucundaki, mavi dosyayı aldım. Ve ayağa kalkıp onun oturduğu koltuğa ilerleyip elindekini ona uzattım. "Buyur." Gülerek elimden aldı. Yanına oturdum ve bilgisayardan yaptığına baktım. "Bunlar nedir?" Bana yan gözü ile baktı, bilgisayar'ı bana doğru çevirdi ve yaklaştırdı. "Bunlar şirket verileri. Bunlar sayesinde şirkette ne olduğunu görebiliriz. Şu tablo ise, şirkete gelen ve şirketten çıkan malları gösteriyor. İstatistik sıralamalar da burada, ortalamaları gösterir. " Parmağı ile sütunları ve birçok yazıyı gösterdi. Anlamıştım, az birşey. "Hmm, peki şu nedir. En alt sağ tarafta yazan, 9.000.000 dolar?" "O, şirketin kazancı. Bak onun yanındaki 500.000 ise şirkete kaybı." Kafa mı anlamış olduğum için salladım. "Teşekkürler." Bana bakıp gülümsedi. "Ben teşekkür ederim." "Ne için?" Derin nefes aldı. "Genelde hep yanlız çıkardım seyahatlere. Ve oldukça sıkılırdım. Yanımda olduğun için teşekkürler." "Rica ederim." Elimi dizime koydum ve ayağa kalktım. "İyi geceler o zaman." O da bilgisayarı kapatıp odada olan dolabı açtı. "Hey, ne yapıyorsun?" "Koltuğa koymak için yastık ve yorgan alıyorum." Hemen kafamı iki yana salladım. "Hayır , koltukta yatma. Ben yatarım." O da kafasını iki yana salladı. "Hayır, sen koltukta yatmayacaksın." Kıkırdadım. "O zaman benim yanımda yat.* Kafasını yine iki yana salladı. "Rahatsız olma-" Kolundan tutup kendimle birlikte yatağa yatırdım. "J... Jungkook?" Jimin çakan şimşekleklerin sesi ile rahatsızca gecenin bir yarısı etrafında dönüp duruyordu. "Hmm?" Duyulan boğuk ve uykulu ses ile büyüğünü uyandırdığı için pişman olmuştu Jimin. Hiçbir cevap vermeden Jungkook'un göğüsüne girmiş ve bir kolunu yastığın altına koymuştu. Diğer kolunu Jungkook'a sarıp kafasını boynuna gömmüş ve sevdiği kokuyu çiğerlerine çekerek yağan yağmurun ve çakan varoluşunu unutmuş gibiydi. Jungkook ise gözünü çoktan açmış ve ayılmıştı. Kendine yapışan bedenin kolunu tutup onu kendinden uzaklaştırdı ve sorguladı. "Jimin-ssi noldu?" Jimin uykusuz gözlerini kırpıp ne kadar güzel olduğunun farkında olmadan dudağını büzmüştü. "Şey...ben seni uyandırdım...ama kötü bir amacım yoktu! Sadede, işte biraz korkmuştum... Şimşek-" Jungkook kendini açıklamaya çalışan bedenin saçını karıştırıp kahkaha atmıştı. Ayık kafayla ve pürüzsüz kahkahası onu yapılası yapıyordu. Jimin konuyu dağıtmak için çok beğendiği kokunun markasını soracaktı. "Jungkook acaba, parfümünün markası ne?" Jungkook anlamsız bakışını Jimin'e gönderiyordu. "Ne?" Diye bir soru ile cevap vermiş sayılmazdı değil mi? "Kokun çok hoş, markası ne?" Kimin sorusunu tekrarlayınca Jungkook kafasını aşağı yukarı hareket ettirmişti. "Ha... Ben parfüm kullanmıyorum ki. Sanırım normal kokumu beğendin." Jimin utançla başını eğmiş ve kendini saklamaya başlamıştı. "Jimin-ssi cidden ah çok tatlısın." Jungkook gülümseyip ayağa kalkmış ve ışığı açmıştı. "Jimin şarap içip biraz konuşmaya ne dersin?" Jimin ona kafasını sallamış ve ayaklanıp belinden düşen kendinde biraz büyük gelen pijama altını düzelmişti. Jungkookda ufak buzdolabına koyulmuş pahalı şarabı ve özel bardakları almıştı. Jimin ile salon tarzı mutfak ile bitişik olan alandaki koltuklara oturmuştu. Sehpaya koyduğu bardakları doldurup birini Jimin'e uzatmıştı diğerini de kendi almıştı. Jimin tereddüt ederek daha önce hiç tadına bakma fırsatı bulmadığı şaraptan bir yudum almıştı. Boğazına yayılan güzel ve hoş tat, arayıp bulamadığı oldukça özlediği Jungkook'un dudaklarını hatırlatmıştı. Daha büyük bir yudum almıştı. "Beğendin sanırım?" Jungkook tek kaşını kaldırarak ona bakmıştı. "Evet tadına bayıldım." Jungkook bir kafa sallaması ile şarap tadı konusunu kapatmıştı. "Peki Jimin, daha önce uçakta dinlemiştim seni." Jimin kafası ile onayladı onu. "Bana kink listende*zevk listesi* bulundurduğun şeyleri söyler misin." Jimin al al olan yanakları ile kafasını sallamıştı. Bunlar normal şeylerdi. Değil mi? YORUMLAR