kooksmin's video: Son Kar - PJM JJK 14

Jimin ellerini, Jungkook'un saç diplerinde masaj yaparcasına okşuyordu. Dudakları birbirine o kadar güzel uyum sağlıyordu ki, gözleri doluyordu. Jungkook kucağındaki, kısa ve ateşli bedeni büyük yatağa yatırmıştı. Dudaklarını ayırıp kendi üstünü çıkarmıştı. Jimin'in yardımı ile de onun kıyafetini çıkarmıştı. Jungkook kafasını, güzel ve eşsiz bir kokuya sahip olan boyuna görmüştü. Orayı yalıyor, emiyor ve en sevdiği kısım olarak narin bir öpücük bırakıyordu. "Jungkook-ah!" Jimin, belini havaya kaldırmış ve kafasını göğüs tomurcuğunda hissettiği dişle yatağa gömmüştü. Belini tekrar yatağa atıp iniltilerine devam etmişti. Jungkook yavaş yavaş alta inerken, Jimin'in eşofman'ını çıkarmak için uğraşıyordu. Jimin kalçasını havalandırınca ,Jungkook iç çamaşırı ile birlikte çıkarıp, odanın en ücra köşelerine attı. Damarlı büyük elleri ortalama boydaki penisi kavradı. Jimin istekle inliyordu. Jungkook bir iki kere, Jimin'i çekti. Sonra Jimin'in penisinin ucuna küçük bir öpücük koydu. Sonra onu ağzına aldı. Dilini penisin etrafında gezdirdi, ıslak delikten içeri soktu, emdi. Jimin gelmeye yakınken, penisi ağzından çıkarmıştı. Jimin mızmızlanırken, iki parmağını Jimin'in ağzına göndermişti. Jimin istekle iki parmağı emmişti. Jungkook ıslak iki parmağını, ıslak penisin içine yolladı. Jimin'in gözleri doldu. Zevk, istek ve acı ile iniltileri odada duyuluyordu. Jungkook'un el değmemiş penisi onun canını acıtıyordu. Jungkook iç çamaşırı giyinmeden giyindiği eşofman'ını çıkarıp atmıştı. Kendini biraz çekmiş ve Jimin'in deliğine konumlamıştı. İzin isterce, dolu güzel gözlere bakmıştı. Jimin düşünmeden kafa sallamış ve içine giren gereğinden fazla uzun olan penis ile çığlığını basmıştı. Gözyaşlarını yanağına bırakmıştı. "Jimin...ahmm, şahsen ben sikilirken ağlayan ukeleri severim ahmm..." Jungkook pis sırıtışı ile ikisinin dudağını birleştirmişti. ••••   Jungkook toplantısını bitirmiş, ortakları ile bir akşam yemeğindeydi. Tabii, sadece bedeni oradaydı. Ruhu da, aklı da tamamen Jimin"indeydi. Bir an önce bitse de Jimin'ime kovuşsam. Düşüncesi beyninden her saniye yankılanıyordu. "Evet Mark haklı, söyle bakalım Jeon : var mı biri?" Ortaklardan biri Jungkook'a yönettiği soru ile Jungkook bardakta ki kırmızı şaraptan bir yudum aldı. Utanarak gülümsedi ve kafasını eğdi. "Evet var bay Joseph, yani sanırım." Masada ki adamlar 'woah' gibi sesler çıkararak, şarap dolu bardaklarını yokuşturdular. Masada oturanlardan, Cedric kahkaha ile konuştu. "Yarın ki partide o güzel kadını görmeyi çok isterim, hiçbir kadınla birlikte olmam diyen Jeon'un kalbini nasıl çaldı öğrenmek istiyorum." Jungkook onu sakince dinledi ve kaşlarını çattı. "Oh, kadın değil Cedric." Herkes anlayışla kafasını sallamıştı. İçten içe bazıları rahatsızdı. Ama yinede bu ortaklık önemliydi. Jungkook elini kaldırarak garsonu çağrıdı. "Buyurun efendim." Jungkook, garsona yaklaştı ve konuştu. "2 porsiyon taco, paket." Adam kafa salladı. "Peki efendim." Adam uzlaşırken herkes farklı bir konu hakkında konuşuyordu. Jungkook izin alarak tuvalete gitti. Telefonunu çıkardı ve Jimin için aldığı ve ona verdiği telefondan onu aradı. ~ 'Alo Jimin?' 'Efendim, Jungkook-ah?' 'İyi misin bebeğim?' 'İyiyim, sadece seni özledim ne zaman geleceksin?' 'Yarım saate gelirim, yemekte getiriyorum. İçecek olaraktan da sana çikolatalı süt alacağım.' 'Çok teşekkürler, seni dört gözle bekliyorum.' 'Tamam, mochim. Kendine iyi bak, ve de şey... Seni seviyorum.' '*kıkırtı* Bende seni seviyorum, hadi görüşürüz.' ~ Jungkook telefonu kapayıp tuvaletten çıktı ve masaya döndü. "Jeon, diyoruz ki kalkalım ne dersin?" Jeon bir kafa sallaması ile onay verdi. "Kalkalım, zaten Jimin beni bekliyordu. Yarın görüşürüz." Herkes el tokuşturdu. Jungkook paketi alıp arabasına bindi. Eve giderken de büyük bir markete uğradı. Jimin'in sevdiği şeyleri-bilmiyor fakat tahmin ediyor- aldı. Ve yoldan geçerken gördüğü çiçekçiden mor menekşe* aldı. Poşeti arabaya koyup, oldukça lüks olan arabayı otelin önüne bıraktı ve anahtarı görevliye verip elinde ki iki poşet ve çiçekle odalarının bulunduğu kata çıktı. Kapıyı açtığında anında kendine sarılan beden ile elindeki poşetlere rağmen ona karşılık verdi. "Seni çok özledim." Jimin'in özlediği meleksi sesi kulaklarında yankı ederken ona cevap verdi. "Bende seni özledim meleğim." Aldığı iltifat ile gülümsedi ve utançla yere bakarak geri çekildi. Ancak poşetlerle çiçekleri görünce bir anda gözleri büyüdü, sevinçle çığlık atıp çikolataların dolu olduğu poşeti aldı eline. "Çok teşekkürler Jungkook-ah!" Jimin gülümseyerek koltuğa oturdu. Envai çeşit çikolatalı atıştırmalıklara öyle güzel bakıyordu ki. "Ama Jimin-ssi..." Dedi Jungkook Jimin'in elinden poşeti alırken. "... bunları yemek için ilk önce yemek yemelisin. Ve birde," Jimin herşeyi yapardı onları yemek için. Kafasını hızla salladı. "Evet, birde?" YORUMLARDA DEVAMI