kooksmin's video: Aurora Park Jimin ep 9

"Pardon, bay Park?" Oh-Na üstünde olan, birçok bakış ile gerilmeye başladı. Sıcak basmıştı ortamı, kalbi sıkışmıştı. Nefret ediyordu gözlerin odak noktası olmaktan. *Dersime odaklanın, bayan Npity." Oh-Na, başını sallayıp elindeki kitabı dizlerinin üstüne bıraktı. Eliyle saçları ile uğraşmaya başladı, midesi kasıldı. Ders sonuna kadar, dinliyormuş edasıyla akıllı tahtayla bakıştı. Zil çalınca da, ayağa kalkıp lavaboya koşturmuştu. Başı dönüyordu, bunun nedenini gayet iyi biliyordu, ancak su içmek istemiyordu. Sırf bir su içmeyi diye sağlığı bozulmuştu, ancak Oh-Na inattı. İnadıydı ölümü, aynaya baktı. Yüzüne su çarpıp, burnunu giren su ile yüzünü ekşitti. Nr olurdu filmlerde ki gibi olsaydı? ~ Oh-Na okuldan çıkmış, yolda yürüyordu. İstemiyordu annesinin yanına gitmek, dünden beri sadece 1 (bir) kere aramıştı. Onu da açmamış ve telefonunu kökten kapatmıştı. "Oh-Na!" Arkasından gelen sesle, hızla arkasına dönmüştü. Jimin ona koşuyordu, ama neden? Jimin, sade hoş yüzüklerin takılı olduğu elini, soluk tenli ele atmış ve onu kavrayarak koşmaya başlamıştı. "Bay Park?!" Jimin arasında ki bir kaç adama bakmıştı, iri yarı, çirkin birkaç adam. "Oh-Na, sen neye karıştın!" Oh-Na anlamadı ilk, sonra arkasına bakmıştı. Bu adamları tanıyordu... "Hassiktir!" Oh-Na, son gücünü kullanmak ister gibi Jimin'i ardından çekiştirerek koşmaya başlamıştı, deli gibi koşuyordu. "Oh-Na onlar kim, ve neden senin hakkında konuşuyorlar?" Jimin nefes nefese, indikleri dik yokuşta arkasına bakınırken sormuştu. "Onların patronlarının erkek kardeşini reddedip, dövdüm diye peşindeler." Jimin, gözlerini pörtletmiş ve kaşlarını kaldırmıştı. Kıskanmıştı, kim onun kızına talip olacak cesaretteydi? Sakin olmalıydı, sakindi... Sakin. Sonunda, bir depo tarzı bir yere geldiklerinde yavaştan durdular. Oh-Na kendini yere bıraktı ve dizlerinin üstünde dinlenmeye başladı. "Peki, şimdi ne yapacağız başkan?" Oh-Na, derin nefeslerinin arasında göz devirip depoyu gösterdi kafası ile. "Umarım ehliyetin vardır, reis?" Jimin hâlâ anlamamıştı. Oh-Na anlamış ve açıklama gereği duymuştu. "Arkadaşım TaeHyung'un dağ evine gideceğiz. Bu lanet belayı başıma o savdı, bende o adamlardan kaçarken arabasını ve evini kullanıyorum." Jimin, şimdi anlamıştı. Anladığı bir şey daha vardı, okula gelmediği günlerin nedeni buydu. "Tamam, geç içeri çıkaralım arabayı." ~ Oh-Na ve Jimin, dağ evinin yakınlarına yaklaşınca biten benzinleri için yol kenarında olan benzin istasyonuna çekti arabayı. Benzinleri dolunca, parayı ödedi. "Birşeyler alalım mı Oh-Na?" Oh-Na kafa sallayıp, markete doğru yürüdü. Birkaç abur cubur, yiyecek içecek şeyler alıp parasını, okul harçlığından ödemişti. Dışarı çıktığında, Jimin'in bir adama yumruk atıp, ardından yumruk yediğini görmüştü. Hızla elindeki poşetleri arabaya atıp, Jimin'in yanına ilerlemişti. "Bay Park?" Adam çoktan gitmişti. Jimin dudağının yanındaki kanayan yere baş parmağını bastırmış ve küfür etmişti. "Abaza orospu çocuğu." Oh-Na, endişe ile ellerini Jimin'in yüzüne koymuştu, sadece dudağında yara vardı. Jimin'in kolundan tutup onu kaldırdı. "Kusura bakmayın ama, aptal mısınız?" Jimin hâlâ sinirliydi, o adam kızına laf atmıştı. Bu kızda kendine bela çekmeyi alışkanlık edinmiş resmen. Jimin'i, sürücü koltuğuna oturtup yakındaki yerini almış ve kapıları kilitlemişti. Torpido'dan ilk yardım çantasını almıştı. Eline, pamuğu almış ve üstüne kahverengi sıvıyı dökmüştü. Elindeki pamuğu da Jimin'in dudağının yanına bastırmıştı. Gözleri dolmuştu, Oh-Na'nın. Jimin'in canı acıyor muydu? Gözlerini, ona bakan kapkara irislere çıkardı. Bir anda ikisini de kendini birbirlerine çekilirken buldu... Jimin, Oh-Na'nın ince kiraz dudağının üstüne dolgun pembe dudaklarını bastırdı. İkide gözlerini kapattı. •üzgün- değilim 🤣🙃😂💜💫